Çocuklar erken dönemden itibaren davranışlarını, bulundukları sosyal ortam ve norma uygun yönde şekillendirmeyi öğrenirler. Sosyal mesajlar aracılığıyla, kendi tutumlarının başkalarını nasıl etkileyeceği yönünde bilgi sahibi olurlar. Başkalarının ihtiyaç ve duygu durumuna yönelik olarak kendini düzenleyemeyen çocuklar, ilerleyen yaşlarda problem durumlarla karşılaşır.
Kuralları izlemekte, başkalarıyla empati kurmakta zorlanır, karşı tarafın duygusunu anlamlandıramaz ya da hatalı şekilde atıfta bulunur. Çabuk öfkelenir, kavga başlatabilir, kurallara uymaz, başkalarını suçlama ya da yalan söyleme gibi davranışlar sergileyebilir. Kendi ve çevresinin güvenliğini tehlikeye atacak davranışlarda bulunabilir. Davranış bozukluğu olarak adlandırılan bu durum, ileride anti sosyal davranış bozukluğu olarak görülen tablonun önemli bir yordayıcısıdır.